top of page

Doğaya Gitmek, Doğanın İçine Girmek

  • timucinbinder
  • 20 Oca 2023
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 21 Oca 2023

Doğaya gitmek ama doğanın içine girerek gitmek. Ara ara doğa yerine yabanı kullanıyorum. Sözcükler dolu dolu doğuyorlar ilk başta. Sonra içleri boşalıyor, bir şey aktarmamaya başlıyorlar. Ya da kulaklarımız o sözcüklere alışıyor, değil içlerindeki saklı anlamları, yüzeylerindekileri bile duymamaya başlıyoruz. Doğa da öyle bir sözcük olmaya başladı sanki. Zaten şirketler bile kullanmaya başladılarsa bir sözcüğü, artık yenisini bulma zamanı gelmiştir. O yüzden yabanı daha çok tercih ediyorum artık. Uygarlığın karşıtı olarak daha çok anlatıyor neyi arzuladığımı.

ree

Yok, yok, uygarlık düşmanlığı değil benimki tam olarak. Ama eğer insanı doğadan gelen bir hayvan olarak göreceksek, ki öyle, ve dolayısıyla uygarlığı da onun diğer hayvanlar gibi kendisine yarattığı bir yuva türü olarak düşünürsek, karınca yuvaları gibi, bu da bizimki, işte yaban derken de daha ziyade artık farklı bir yuva türü, yani farklı bir uygarlık türü düşünmenin zamanı geldiğini anlatmaya çalışıyorum. Doğaya gitmek derken de bu yeni yuva türünün ne olması gerektiğini düşünmekten, onunla ilgili bazı ipuçları bulmak için ana kaynağa, kaynağımıza gitmekten bahsediyorum.

ree

İnsanın ilk yuvası ilk başta doğayla iç içe, ayırmamış kendisini. Çok az bir kısmımız hâlâ öyle. Sonra kalın ve yüksek zihinsel ve ideolojik duvarlarla ayırdık kendimizi, bu duvarların ardına sığındık. Ama sıkıştık son zamanlarda. Bu yuva türü pek yürümüyor artık. Yine de hâlâ direniyoruz sürdürülebilirlik adını verdiğimiz, görünüşte doğacı bir yaklaşımı savunarak. Kulağa hoş geliyor ilk başta ama neyi sürdürmek?



ree

Al baştan bakmamız gerekiyor temel ilkelerimize. İşte benim bu yürüyüşler de basit yürüyüşler değil artık. Deneyimsel yürüyüşler diyorum. Şu ekrandan bakmak olayına fena alıştık. Doğa yürüyüşlerimiz bile öyle oldu. Sanki televizyonda veya akıllı telefonlarımızda belgesel veya herhangi bir şey seyrediyormuşçasına doğaya gidiyoruz. Sadece doğa mı, her şeye seyreder gibi bakıyoruz. Görüşümüz, görmemiz ekranlaştı, her şeyde manzaracı olduk, iki dakika duruyoruz, sonra kaydırıyoruz görüntüyü. Oysa içine girmek, ekranı, manzarayı parçalayıp içine girmek gerekiyor. Deneyimlemek yani. Farklı bir yanıyla buluşmak hayatın, yeryüzünün ve kendimizin.


ree

Uzun yıllardır yürüyorum doğada. Ben de manzaracı bir doğa yürüyüşçüsüydüm. Hayata bakışım aynı şimdi bahsettiğim ekrana bakmak gibiydi, derinlikten yoksun. Seyretmek aldığım keyfin özüydü bu yürüyüşlerde, yüksek bir yerlere çıkıp manzaralara bakmak. Şimdi o manzaraların içine girmeye, o manzaraları hissetmeye, deneyimlemeye çalışıyorum. O yüzden de artık doğa yürüyüşü terimini de, yürüyüş tarzımı da bir kenara bıraktım. Yeni bir tarz, yeni bir yaklaşım içindeyim. Ve de olması gerektiğini savunuyorum. Sadece kentsel hayatı, modern uygarlığımızı, aşırı yapılaştırılmış dünyamızı değil, onun karşıtı olarak ürettiğimiz, ilk bakışta gayet doğru gözüken doğacı bakışımızı da eleştiriyorum. Yaban diyorum, yaban masal.

ree

Yaban tamam da, yaban masal ne? Ve nedir bu yeni yaklaşımım? Teori bir yere kadar da pratikte ne anlama geliyor? Anlatacağım. Ya da dileyenler varsa, pratikte buluşmak için katılabilirler bana. Ama ilk önce biraz daha anlatayım. Pek yakında.

Timuçin Binder 21.01.2023

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
Profil.jpeg

Buraya, bu ufak kutuya da bir şeyler yazacağım yakında ama benle ilgili kısa bir şeyler okumak istiyorsanız, daha fazlası için.

 

© 2023 by Going Places. Proudly created with Wix.com

Takip etmek istiyorsanız

A

  • White Facebook Icon
bottom of page