Orman Yangınları mı, Yaşam Tarzı Yangınları mı?
- timucinbinder
- 4 Tem
- 2 dakikada okunur
Yine elektrik hatları. O yüzden insan kaynaklı değilmiş bu yangınlar. Yeşerdi galiba elektrik hatları ağaçların arasında, ormanların içinde? Herkes karşı çıktı da zorla mı döşediler elektrik hatlarını? Hiç kimse daha fazla enerji, daha fazla elektrik, daha fazla maden istemediydi yoksa. Tüketim için, alışveriş için, konfor için, kısaca kapitalistçe yaşamak için. Yerküremizle uzlaşma, uyum içinde yaşamak isteyen insanlardık da izin vermediler, böyle yaşamaya zorladılar bizi. Evler yaptırdılar, siteler, AVM’ler, marinalar, kafeler yaptılar, oysa biz hiç istemiyorduk. Zorla satın aldırdılar, zorla bu bir zamanlar boş olan yerlere yerleştirdiler bizi. Öyle oldu, di mi?

İlk önce iklim krizini yarattık yaşam tarzımızla. Sadece şirketler değil, biz de, sadece birkaç ülke yok bu işin içinde, biz de. İşler ters gittiğinde konuşuyoruz dış güçler, emperyalistler diye ama o kadar da sesimiz çıkmıyor yaşam tarzlarını yaşarken, aynen kopyalarken, keyfini sürerken, onların yarattığı teknolojileri kullanırken. Kim için üretiyor şirketler bu yaşam tarzını? Elbette ceplerini doldurmak için ama birileri de satın alıyor, birileri de tüketiyor? Bir de ihtiyaç demiyor muyuz bu yaşam tarzının elektriğine, enerji tüketimine.
Sonunda ne olacağını sanıyorduk? Hiçbir şey. Çünkü ilgilenmiyorduk. Anlatanlar varsa da ciddiye almıyorduk. Şimdi başımıza geldi, feryat figanız. Oysa defalarca yazdılar, söylediler. Durup dururken yangınlar başlayacak dediler. Olur mu hiç öyle bir şey dedik. Aklımıza gelmedi kupkuru ortamda çok sert rüzgarlarda kopan kabloların, aşırı enerji yüklenmesinden patlayan trafoların, kötü yapılmış elektrik sistemlerinin ortalığı tutuşturacağını, mangalcılara gerek kalmayacağını.

Peki, sadece biz mi yanıyoruz? Bir tek bizim mi başımıza geliyor bu? Sadece İzmir mi yanıyor? Sadece Türkiye mi? Sırayla herkes. İspanya, Yunanistan, Avustralya, Kanada, Rusya vs. Uçaklar söndürebildi mi o yangınları? Günlerce yanmadılar mı her türlü müdahaleye rağmen. Ve hâlâ sabotajcı arıyoruz? Hâlâ başka suçlular. Göremiyoruz bağlantıyı bir türlü. Ya da insan doğası bu ya, görmemeye çalışıyoruz suçu başka faktörlere atarak, komplo teorileri icat ederek. Oysa sebep çok basit. Biziz, bizim modern uygarlığımız, uyumsuz yaşam tarzımız. Yok olamaz, illa birileri tutuşturacak. Tutuşturuyorsunuz zaten her seferinde düğmeyi çevirerek, düğmeye basarak, modern elektrikli cihazlarınızı kullanarak da farkında değilsiniz. İlla kibritle, çakmakla mı olması gerekiyor?
Neyse çok da dert etmeye gerek yok. Ormanlar bitince yangınlar da bitecek. Ondan sonra devam edeceğiz yine tüketici, tüketen hayatlarımızla. Sonunda hiç kimse hatırlamıyor o yanan ormanları. Devam ediyor o cani yaşam tarzı. Bir tek yaşayanlar hatırlıyor o ortamları ve çok yazık, arada bu işte hiç rolü ve sorumluluğu olmayanlar yok oluyor. Asıl kurbanlar, asıl mağdurlar. Sadece insanlar veya köylüler değil, asıl sahipleri o ortamların.
Gerçekse gözyaşlarımız, feryatlarımız, samimiysek orman, doğa sevgimizde, o zaman elinizde önlemek. Yaşam tarzımız. O değişirse bu da değişecek. Ama sanırım olmayacak, yapamayacağız, yapmayacağız. Çok seviyoruz böyle yaşamayı. O zaman alışacağız bu yangınlara, bir süre daha yanacağız. Ama sonunda bitecek, meraklanmayın. Ağaçlar olmayacak ama elektrik hatlarımız, evet, onları yeniden yapacağız. YabanSoluk - Timuçin Binder







Yorumlar